Buena Vista
Saturday, October 30, 2010
Ruya Degil Gercek: Allen Iverson Besiktas'ta
Nba tarihinin gelmis gecmis en iyi point guardlarindan biri olan Allen Iverson 2 yilligina Besiktas ile kontrat imzalamistir :) Bu transferden sonra, Beko Basketbol Ligine bugune kadar gelen en efsane basketbolcudur kendisi. Boylesi daha gelmedi. Basketbol ile pek ilgilenmeyen arkadaslar icin soylemek istiyorum, basketbolun Quaresmasini transfer ettik. Yonetimi bizzat tebrik etmek istiyorum ve futbol disindaki diger branslarada gostermis oldugu ilgiden dolayi kendilerini tekrardan kutluyorum. Ama maalesef ulkemizde basariyi cekemeyen insan sayisi oldukca fazla oldugundan, gereksiz elestiri sayisida dogal olarak oldukca fazla oluyor.
Peki Allen Iverson Besiktasa ve Turk Basketboluna katkisi ne olur ?
Karakter olarak bugune kadar bir suru tartismali olay yasamis biri olmasina ragmen daima basketbol sahasinda klasini gostermeyi basarmistir. Nba'den dislanmis olmasi kendisinin dahada hirsli olmasini sagliycak, ve mutlaka hala daha ust duzey basketbol oynayabilicegini tum dunyaya kanitlamak isteyecektir. Sadece para icin transfer olmus olsaydi, cin'den gelen teklifleri degerlendirebilirdi. Insanlar kendisinin fazla yasli oldugunu dusunuyor, ama Iverson 35 yasinda. Yani normal bir Nba oyuncusu 39-40 yasina kadar cok rahat bir bicimde oynayabildigini dusunursek yasinda hicbir sorun yok. Hatta kendisinin oynadigi point guard pozisyonu, tecrube gerektiren bir pozisyon, yasin performansini negatif bir sekilde pek etkilemiycegi bir mevki. En onemlisi Allen Iverson Turkiyedeki genclerin basketbola ilgisini suphesiz artiracak. Belkide ilk defa basketbol formasi satisindan Turkiyedeki bir kulup para kazanicak. Akatlar'daki Besiktas seyircimizin Allen Iverson'a kesinlikle pozitif bir katki sagliyacagina inaniyorum. Bu tur ozel sporcular Besiktasta daha fazla sahip cikiliyor. Gonulden inaniyor ve diliyorum ki Quaresmada oldugu gibi Iverson'da taraftarin goz bebegi olucak + her maca tecrubesiyle damga vuracaktir. Turk Basketbolumuza cok buyuk katkisi olacak, etrafindaki genc basketbolcular'in basketbol bilgilerinide maksimum seviyeye cikarmalarina yardimci olacagi kesin. Bu transfer sayesinde Besiktasin dunyadaki marka degerinide hic suphe yokki artirdi. Dunyadaki butun haber sayfalarinda Allen Iverson'in Besiktasa transferine yer verildi. Bu sene Besiktasimizin ismi bir cok kez dunya spor medyasinda yer almasi cok gurur verici bir olay. Fakat sunu unutmayalim tek bir oyuncudan sportif basari getirmesini beklemek haksizlik olur. Bu Quaresma, Guti ve Iverson icinde gecerli. Eger Avrupada basari bekliyorsak, butun oyuncularimizin belli bir seviyede olmalari lazim.. Yani bir isi yapiyorsak tam yapmaliyiz. Bu tur buyuk alt-yapilarin gelismesi icinde zaman lazim. O yuzden taraftarlar olarak biraz sabirli olmaliyiz. Ama en onemlisi CARSI Iverson'i costurur. Uzun lafin kisasi, "The Answer" yani Allen Iverson'in sayesinde tribünlerimizde bir sürü fenerli ve galatasaraylı misafir edeceğiz. işte bu öyle bir transfer.
Saturday, October 23, 2010
Tepki mi koymaliyiz yoksa Alkislamalimiyiz ?
Basliktaki soru Guney Afrikadaki 2010 Dunya Kupasinin ardindan Turkiyedeki spor gundeminin en populer ismi olan Mesut Özil'den bahsediyor. Eski Werder Bremenli oyuncu bilindigi gibi Dunya Kupasinda mukemmel bir performans ortaya koyup herkesin begenisini toplamayi basarmisti. Sonucunda yaklasik 16 milyon euroya dunyanin belkide en iyi futbol kulubu olan, Real Madride transfer oldu. Bu Ekim ayinin basinda 2012 Avrupa Kupasi grup elemeleri macinda Almanya adina Turkiyey karsi gol'de atti. Berlin'deki macta Mesuta buyuk tepki vardi, top her ayagina geldiginde tribundeki 60,000 Turk'ten yuuuuuuuuuuuuuuhhhh sesleri yukseliyordu.
Peki tepki koymakla dogru mu yapiyoruz ?
Bence kesinlikle hayir ! Insanlarimiz bazen izledikleri seyin futbol yani bir spor oldugunu unutuyor. Zannedersinizki, Turkiye- Almanya arasinda savas cikti ve Mesut Özil Almanya icin savasmayi tercih etti. Sevgili dostlarim, nasil mesleki hayatta bazilarimiz yabanci firmalar icin calisiyorsak, ordan daha iyi paralar kazaniyorsak, buda bir nevi onun gibi. Turkiyede yabanci firmada calismak dogal olarak hainlik degilse Mesutunda kendi meslegi icinde Almanyayi secmesi hainlik olarak gorulmemeli. Sonucta futbol Mesutun ekmek teknesi ve Almanyanin dunyadaki vitrini maalesef Turkiyemizden daha onde. Almanya her dunya kupasinda mevcut, biz ise 2002'de yasadigimiz o guzel anlari sadece televizyondan tekrar tekrar izlemekle kendimizi ovutuyoruz. Sahsem, eger Mesut Turkiyeyi secmis olsaydi, Real Madride hayatta gidemezdi. Zaten bu cocuk, omru hayati boyunca Almanyada yasamis, oranin ekmegini yemis, yani Almanyayi secmesi cok dogal. Bizim tepkilerimiz biraz sanki klasik evlatlik edinilmis cocuklarin hikayesi gibi. Kucuk yasta cocugunu sokaga birakirlar, o cocuk biri tarafindan evlatlik edinilir ve ileride buyuk adam olur. Sonra bir gun annesi cikar, sen benim oglumsun der. E peki uvey anne-babasi ne olucak ? Esas onlar bakti, yillarca yedirdiler, okuttular, sevdiler, ihtiyaci oldugu zaman yaninda oldular. Yani kisaca Mesut'a tepki koymakla yanlis yapiyoruz, sonucta onunla gurur duymaliyiz. Kendisi TURK kokenli, Real Madridte oynayan dunyaca unlu bir futbolcu, ve ben sahsen bu durumdan gurur duyuyorum. Patlak Gozlu yildizimizida buyuk bir keyifle izliyorum.
Bir sonraki yazimdada cuvaldizi nasil kendimize batirmaliyiz, hatta batiralim ki, Turkiyedeki futbolun kalitesi artsin. Boylece Mesutu nasil kacirdik diye uzulmek yerine, kendimiz daha fazla genc yetenek Turk futboluna kazandirmakla mesgul olalim.
Social Network (Sosyal Ağ)
Uzun bir aradan sonra ilk defa dun aksam sinemaya gitme firsatim oldu. Yogun tavsiyeler uzerine ve birazda meraktan, arkadaslarla birlikte "Sosyal Ağ" filmini izlemeye karar verdik. Facebook son bir kac senedir ister istemez hayatimizin buyuk bir parcasi haline geldi. Sahsen facebook, bir suru odevlerden ve sinavdan normalde almam gerekenden daha dusuk not getirmeme sebep olmustur ve hala daha olmaya devam ediyor. Bir nevi bagimlilik. Dunyada 500 milyondan fazla uyesi olan ve bu kadar bagimlilik yaratan bir konseptin nasil basladigini insan ister istemez merak ediyor.
Filmi izlerken aklima uc sey takildi.
1) Bir sey uretmenin ne kadar onemli, bir o kadarda degerli oldugu. Zaten Mark Zuckerberg(facebook'un ana kurucusu) gibi insanlar bosuna Harvard Universitesinde okumuyorlar. Bunlari dusunurken bugune kadar birsey uretemedigim icinkendimden utandim ve Mark denyosunuda cok kiskandim:) Ama en onemlisi keske guzel ulkemiz daha fazla kendi malini uretse. Devamli satin alan olmak yerine birazda biz gururla dunyada kendi urettiklerimiz pazarlayabilsek. Disariya bagli olmaktan ise, ulkemizde okuyan ve vatanimizin gelecegini emanet ettigimiz genclerimize uretmeleri icin gerekli maddi imkanlar saglansa. En onemlisi egitim sistemimizin gencleri yeni seyler uretmeye tesvik edicek sekilde tasarlanmasidir. Sadece ezber uzerine kurulmus bir egitim, ulkemizin bulunmus oldugu durumdanda anlasilcagi gibi pek ise yaramiyor. Gecen sene Turkiyede uzun yillardan sonra ilk defa kendi arabamizi uretmeye basladik, en azindan ben oyle umuyordum. Turkiyenin tasarim harikasi diye tanitilan ETOX hakkinda cok aci bir gercekle karsilastim. Evet arabanin disi Turkiyede uretiliyor; velâkin, motoru Fransa, Almanya ve Isvec'ten getiriliyor. Ey guzel dostum sunmus oldugunuz ETOX nasil Turkiyenin gururu oluyor eger arabanin beyni,yani motorunu kendin uretemiyorsan.
2) Hayatta hepimiz ofkeden dolayi, normalde soylemiycegimiz seyler soylemisizdir. Dogal olarak sonradan pismanda olmusuzdur. Filmde Mark'ta benzer bir hata yapiyor ve tabi sonunda bu hata biraz pahaliya patliyor. Bu yuzden ofkeyle hareket etmenin ne kadar yanlis oldugunu ogrenmeliyiz, cunku bu hayatta agzimizdan cikan hersey kendi kimligimizi yansitiyor. En ufak hata bile ileride istemedigimiz sonuclar dogurabilir, maalesef pisman olmak agzimizdan cikanlari silmiyor veya yasanmamis gibi gostermiyor. Ofkeyle olsa bile hicbir zaman saygi ile saygisizlik arasindaki, kelimelerin ve hareketlerimizin belirledigi o onemli cizgiyi asmamamiz lazim.
3) Ne zaman bir isin icine buyuk miktarda para girse, maalesef arkadasliklar buyuk zarar goruyor. Paranin gozu kor olsun.
Bu kadar okuduktan sonra dogal olarak su an "lan oglum artik felsefe yapma film nasildi onu bize soyle" diyor olabilirsiniz. Cevabim: Kesinlikle mukemmel bir film, populer kulturu anlattigi icin, insanin daha fazla ilgisini cekiyor. Filmin vermis oldugu ana mesajlarda gercekten degerliydi. Mark Zuckerberg'i canlandiran aktor "Jesse Eisenberg"'i, ilk defa izlemis olsamda, kendisinin oyunculugunu cok basarili buldum. Bu kadar uzun lafin kisasi, MUTLAKA IZLEYIN !!!
Labels:
film,
Jesse Eisenberg,
movie,
social network,
sosyal ağ
Is Global Peace Achievable ?
The act of bringing democracy and western way of living into developing countries, is that legitimate action the western countries should pursued ? To this day and in the past, we've seen that forcing western thoughts into other cultures resulted in a failure. Then the first question that comes to my mind is, what does the west actually want ? An unstable world ? Which then would benefit the wealthy elites(i.e through international arms trade). Someone needs to continue adding to their wealth right ? In addition, conflict means money. It's always been better to have developing countries for the West; hence, its a source that they can exploit through various means. The very basic action the Western countries take on is changing the local government, which is promoted to the world as a step towards a democratic regime. However; these men not so suprisingly end up as selfish puppet leaders.
Nonetheless, maybe we need to adapt a toleration policy rather than forcing global justice, the kind of justice that is understood by the citizens of the west. The key idea could be built around, "To Live & Let Live".
Nonetheless, maybe we need to adapt a toleration policy rather than forcing global justice, the kind of justice that is understood by the citizens of the west. The key idea could be built around, "To Live & Let Live".
Subscribe to:
Posts (Atom)